30 Nisan 2016 Cumartesi

Ayşe Ayhan Söyleşisi

Merhaba; Bu ayki konuğum Sevgili Ayşe Ayhan, Aşk Nerede kitabını bu ay #kitapagaciromantikkitaplarkulubu olarak okuduk… Şimdi sıra yazarı ile keyifli bir söyleşide…

Sevgili Ayşe; söyleşiyi talebimi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim…

1- Ayşe Ayhan, kimdir önce seni tanıyalım…

1989 Ankara doğumluyum. Gazi Üniversitesi Matematik bölümü mezunuyum. Dört senedir de İstanbul’da bir meslek lisesinde matematik öğretmenliği yapmaktayım. Küçüklüğümden beri çok kitap okuyan, kitaplarla, kahvelerle yapılan keyfe, o anların huzuruna müptela bir insancığım işte.



2- Takip ettiğim kadarı ile çok iyi bir okuyucusun… Belli bir tarzın var mı yoksa ne bulsam okurum diyenlerden misin?
Ne bulsam okurum demem. Bu açıdan evet, belli bir tarzım var. Ama benim tarzım her tür kitabın tadını almak. Uzak durduğum türler var elbette ama çok kısıtlı. Ben fantastik okumam ya da aşk kitabı okumam demek yerine fantastik, aşk, distopya, klasik vb. hepsini okumaya çalışırım. Her tür içerisinde bir tarzım vardır mesela. Evet, aşk kitabı okurum ama her aşk kitabını da okumam. Daha çok yazar ayrımı yaparım kısacası.



3-Kitaplarını okumaktan en keyif aldığın yazarlar kimlerdir?
Marc Levy benim en sevdiğim yazardır. En sevdiğim kitap onun kitapları arasından olmasa da tüm kitaplarını aynı hayranlıkla okuduğum için her zaman zirvededir benim için. Her tarzdan yazabildiği için de idolümdür bir bakıma. Onun dışında Markus Zusak, Diana Gabaldon, Neil Gaiman ve Haruki Murakami okumaktan çok keyif alırım.



4- Birazda senin yazma tutkuna geçelim… Neden Wattpad?

Wattpad benim tercihim değildi. Amacım orada çok okunup kitap çıkartmak değildi açıkçası. Öyle de olmadı zaten. Hiçbir hikâyem orada çok okunmadı. Wattpad yazarlarının kitapları basılmadan önce oraya yazmaya başlamıştım. Yazmak hep istediğim bir şey olsa da bu seviyeye geleceğimi düşünmemiştim. İnsanların fikirlerini almak istedim. Çünkü ne yazarsam yazayım bana saçma geliyordu. Aşk Nerede? Bitirip yayın evlerine yolladıktan sonra yayınladım. Yazdığımı bilen birkaç insan okumak istiyordu çünkü.



5- Wattpad’e yazarken istediğin okuyucu kitlesine ulaşamamaktan korktun mu?

Korkmadım çünkü ulaşamayacağımı biliyordum. Hem kullanıcı yaş aralığı olsun, hem de o yaş aralığına hitap eden hikâyeler açısından bir “wattpad yazarı” profiline uymadığımın farkındaydım.



6-Wattpad ‘de yazdığın hikâyenin basılacağını, imza günün olacağını, okur söyleşisi yapacağını hiç düşündün mü?  
Yazmaya başladığımda arkadaşıma “Bu kitap basılacak. Ben de fuarda imza gününe gideceğim.” demiştim ama bunu kendini beğenmişlik ya da büyük bir inanç içerisinde söylememiştim. Aslında pek ihtimal vermemiştim.

Buradan blog takipçilerime küçük bir duyuru, Sevgili Ayşe ile Kitap Ağacı Romantik Kitaplar Kulübü olarak mini bir buluşma düzenleyeceğiz Ankara’da… Detayları İnstagram hesabımdan takip edebilirsiniz (@ysmn978)



7-Gelelim birazda kitap karakterlerine… Neşe, herkesin hayatında olan en iyi arkadaş… Peki, sen gerçek hayatta Neşe misin yoksa Hande mi?

Neşe de değilim Hande de. Evet, Neşe’ye nazaran Hande içinde benden daha çok şey var ama bu Hande olduğumu da göstermiyor. Çünkü ne zaman tıkansam kendimi kullandım. “Şu an ne yapıyorum? Kahve içiyorum. O zaman Hande de kahve içsin.” şeklinde. Neşe’ye gelirsek hiç bu kadar ete kemiğe bürüneceğini sanmıyordum. Benim etrafımda Neşe gibi birisi yok belki de ben arkadaşlarım için Neşe’ye en yakın insanımdır ama bunu da pek sanmıyorum. Neşe her kızın istediği deli dolu, çılgın ve ne olursa olsun hep yanında olan arkadaş modeli sadece.

Neşe = Ben ama ben çabuk kırılıyorum… Neşe kadar güçlü değilim…



8-Ve Hande, hepimiz onun gibi platonik bir aşk yaşamış hayatımızı 
etkileyecek kararlar vermişizdir? Peki, senin Kubilay'ın var mıydı?
Benim Kubilay’ım çok, bir değil, iki değil.  Kubilay bir simge aslında, sadece sevgili, eş, âşık konumu için kullanmadım onu. “Kubilay” , kadınların gururlarını hiçe saymış, onları yüz üstü bırakmış, sadece kendini düşünen erkek müsveddelerinin bir simgesi. Bu sevgili olur, koca olur, baba olur, amca olur hiç fark etmez.



10- Ah Eric, Maço, dağ adamı, nezaketsiz ve yaralı biz kadınlar onun gibisini istemeyiz ama gider ona aşık oluruz… Eric karakterini nasıl yarattın… Kimden esinlendin?
Eric karakteri için biraz farklı düşünüyorum. Aslında yazdıktan sonra fark ettim ki kendimden esinlenmişim. Çünkü Eric benim ve belki de birçok kadının istediği, beklediği ama asla bulamadığı bir erkek tipi. Eric benim ütopyam. Her zaman, her yerde doğru şeyi yapan, doğru sözleri söyleyen bir erkek kesinlikle ütopyadır.

Evet, hanımlar ne yapmıyoruz kitap karakterlerini okuyup onlara benzeyen kişileri bekleyip çıtayı yükseltmiyoruz… Onlar yazarın hayal gücü sadece…




11- Hikâyenin büyük bir kısmı İsviçre’nin Lauterbrunnen köyünde geçiyor… Daha önce İsviçre’de bulundun mu?
İsviçre’de hiç bulunmadım. Sadece internette gezinirken arkasında şelale olan Hotel Staubbach’ın bir fotoğrafına denk geldim. Ve birden tüm hikâyeyi o an kabataslak kafamda oluşturdum. Daha sonraları çok araştırdım ama yine de en küçük bilinmeyenler bile hikâyeyi yavaşlatıyordu. Neyse ki İsviçre’yi, Lauterbrunnen’i görmüş çok değerli bir yazarla Kemal Tümerkan’la karşılaştım bu sayfaları gezinirken. Ve sağ olsun hava durumu gibi en saçma sorularıma bile cevap verdi.




12- Kitabının geçtiği yeri gidip görmek, orada bir süre yaşamak ister misin?
Kesinlikle isterim. Benim için çok değerli bir yer oldu.

Bende gelsem belki Eric gerçektir…



13- Biz bu eğlenceli aşk kalemini çok sevdik, ikinci kitap projen var mı?
Aşk Nerede? 2 için hiç düşünmemiştim aslında. Ben hemen yıllardır istediğim tarihi fantastik olan Saray Kadınına başlamak istemiştim. Sonra okurların yönlendirmesiyle tekrar Eric ve Hande’yi evlendikten sonra yaşadıklarını yazmayı düşündüm. Hatta her şey belliydi, biraz başlamıştım bile. Ama sonra fark ettim ki bir şeyi fazla uzatmanın gereği yok. Bu aynı kitabı tekrar etmekten başka bir işe yaramayacak. Eric ve Hande kitabı kapandı. Şimdi hızla Saray Kadınını yazıyorum. Eric ve Hande olmayacak demek Aşk Nerede ikincisi gelmeyecek demek değil. Çünkü bir oteller serisi yapmaya karar verdim. Saray Kadınından sonra hemen ona başlayacağım. Farklı bir otel, farklı karakterler, farklı olaylar ama yine bir romantik komedi. Otel yine belli ve yine bir anda karşıma çıktı. Bu yüzden çok güzel şeyler ortaya çıkacağını düşünüyorum.

Tarihi romanlar ilgimi çekmiştir her zaman Saray Kadını’nı heyecanla bekliyorum. Ayrıca kendi adıma Aşk Nerede 2 olmaz ama oteller serisi ilgi çekici bir projeye benziyor heyecanla yeni oteli ve yeni aşkı bekliyorum…




14- Blog takipçilerime ve okuyucularına son sözün nedir…
Kitabımı okumuş olanlara çok teşekkür ediyorum. Okumuş ya da okuyacak olanlar için umarım yazdığım belki de bu klişe hikayenin içinden asıl anlatmak istediğimi görmüşlerdir ya da göreceklerdir.

Romantik kitaplar kulübünde kitabı okuyan herkesten olumlu eleştiri aldım… Teşekkürler alıyorum bu kitabı seçtiğim için…



Sevgili Ayşe, Yolun açık olsun… Umarım daha çok yazarsın bizde okuruz…









2 yorum: