Merhaba;
Bugün tatlı mı tatlı,
güzel mi güzel, çıtı pıtı bir wattpad yazarı ile söyleşimiz. Sevgili Funda
Kınalı…
Biz bu söyleşiyi yaptıktan sonra Sevgili Funda Müptela Yayınları ile Sevda Dedikleri kitabı için sözleşme imzaladı... Evet, Evet Hızır Ali kitap oluyor. Bizede alıp okumak düşüyor. Okurun ve baskın bol olsun Funda'm...
Funda’cığım öncelikle
söyleşi talebimi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim... Keyifli bir söyleşi
için hadi sorulara.
Asıl ben teşekkür ederim, böyle samimi ponçik bir çilek ablayla söyleşi yapmak güzel hissettiriyor.
1- Funda Kınalı kimdir blog takipçilerime kendinden bahseder misin?
Ben Funda, 21 yaşındayım. Lojistik bölümü öğrencisiyim. Bunlar beni tanımanız için gereken bilgiler değil. Asıl önemli olan deli bir karakter yapımın olduğunu bilmeniz, ağlarken gülen, gülerken de ağlayan ve bunları yazılarına da yansıtan biri olduğum gerçeğidir. Aslında ne kadar pozitif ve güleryüzlü biri olsam da karakter ve kişilik yapısı olarak tam tersine depresif ve melonkoli bir yapım vardır. Aslında şöyle anlatayım kendimi; siyah ve beyaz, bir bedende sürekli kavga halinde. Bir gri olamadım gitti.
2- Yazar dişi kartalın bir gününü bize anlatır mısın?
Genelde
evde vakit geçirmeyi seven biriyim. Ancak son zamanlarda Beşiktaş’a gidip
geliyorum. Sanırım huzur bulduğum sayılı yerlerden biridir. Gerçi orası da
benim bir evim sayılır. Eagle Shelter diye bir kafe var, maşuklar yokuşunda.
Karşısında da Abbasağa parkı... Kafenin ambiansı beni benden alıyor, defterimle
kalemim yanımdaysa sayfalarca yazabilirim. Hatta orada çok fazla kurgu yazıp,
çok fazla bölüm yazmışlığım da var. Duvardaki Fidel’in “Un mundo mejor es
posible” yazısına karşı her şeyi yazabilirim sanırım. Çünkü daha iyi bir dünya
mümkün.
İşte
benim bir günüm böyle geçiyor. Uyanıyorum, kafeye gidiyorum ve akşam olduğunda
vapura binip evime geliyorum. Mesafe ne kadar uzun olursa olsun oranın evim
kadar huzurlu olduğunu hissediyorum. Genel olarak her gün yazı yazıyorum.
Hareketli bir hayatım yok pek.
3- Funda Kınalı iyi bir okuyucu mudur?
Bir
okuyucu olduğum kesin ama iyi bir okuyucu olduğumu düşünmüyorum. Her fırsatta
kitap okumaya çalışsam da yazarken bu çok zor oluyor. İlham almak yada
esinlenmek farklı bir durum ama kitabı okurken oradan bir sahne, paragraf ya da
söz aklımda kalıyor. Bunu kendi yazdığım satırlarda tekrarlamaktan korktuğum
için yazdığım zamanlarda kitaplardan uzak duruyorum.
Kısacası
iyi bir okuyucu olmadığımı düşünüyorum.
4-Herkesin kütüphanesinde
bulunmalı ve mutlaka okumalı dediği en az 3 kitap hangileridir?
Üstadım
olarak gördüğüm, hayran olduğum bir isim var sadece. Ahmed Arif. Şiir konusunda
sadece onu ezberledim şair niyetine. –Leylim Leylim- Hasretinden Prangalar
Eskittim- bunlar benim için en sevdiklerim.
İkincisi;
Sebahattin Ali – Kürk Mantolu Madonna
Üçüncüsü
ise BEHZAT Ç. (Amirime saygılar, Ankara’ya özlem, Neşet Ertaş’a sevgiler)
5- Okumaktan asla sıkılmam
dediğin 3 yazar var mı?
Bir tane var. O da EMRAH SERBES
6-Gelelim seninde yazdığın
wattpade… Wattpad de okumayı seviyor musun?
İlk kaydolduğum zamanlar her türden
kitabı okudum. Vasat olanlardan tut, en iyilerine kadar...
Ne yazık ki artık hepsi birbirinin
benzeri olduğu için çok az okuyorum.
7-Wattpad de okuyup bizlere
önerebileceğin hikâye veya yazar var mı?
Özge Erkin’in hikâyelerini çok
seviyorum. Özellikle de KUTSAL.
Bir de Mey Kadını’nın yazdığı Ağır Abi
Serisi var. MEY VAKTİ, en sevdiklerimden biri.
Yasemin Ünal – Tüm hikayelerini
seviyorum ama favorim Mendirek Yayınlarından yeni çıkmış kitabı. EFSANEVİ
8- Şimdi okur Funda’dan
yazan Funda’ya geçelim… İlk ne zaman yazmaya başladın?
Aslında ikili ilişkilerimde hiç iyi değilim. Özellikle de konuşma konusunda. Konuşamam ama yazarım. Böyle başladı. anlattım, anlamadılar. Sonra sustum. Sustukça kendi içimde doldum taştım. Bektaş adında bir dedem vardı. Onun küçük siyah kaplı defterinde küçük sözler yazardı. Ben de onun defterine yazmaya başladım. Onu kaybettikten sonra kendi defterlerime yazdım. Yastık altı defterleri çok fazlaydı. Yazdıklarımı hep yakardım. Onları sadece ben bilirdim, okurdum. Böyle başladı yazma serüvenim.
Aslında ikili ilişkilerimde hiç iyi değilim. Özellikle de konuşma konusunda. Konuşamam ama yazarım. Böyle başladı. anlattım, anlamadılar. Sonra sustum. Sustukça kendi içimde doldum taştım. Bektaş adında bir dedem vardı. Onun küçük siyah kaplı defterinde küçük sözler yazardı. Ben de onun defterine yazmaya başladım. Onu kaybettikten sonra kendi defterlerime yazdım. Yastık altı defterleri çok fazlaydı. Yazdıklarımı hep yakardım. Onları sadece ben bilirdim, okurdum. Böyle başladı yazma serüvenim.
9- İlk yazdığın cümleler
aklında mı?
Evet. Bir Avuç Cümle diye yazmıştım
defterin üzerine. İlk yazdığım yazının adı Yanan Mektuplar oldu.
“Bugün yine mektup yazdım sana.
Parmaklarımın ucundaki yaralar kanadı,
Parmak uçlarımdan satırlarıma kan
yerine sen aktı.
Yazdım sana, çünkü başka kime
yazacağım bilmiyorum.
Bilmiyorum, çünkü senden başka kimsem
yok.
Yok, senden gayrısına yalnızım.
Yalnızım, bu yüzden sana yazdım.
Hani nefes alır ya insan, ölmekten
korkarak. Öyle yazdım işte sana…
Hani güler ya insan, ağlamaktan
korkarak. Öyle sıraladım cümleleri…
Hani…
Hani sen seversin ya başkasını, ben
bundan korkarak yazdım bu satırları…
Sana ulaşacak mı? Hayır!
Ulaşmasın da…
Ben hiçbir mektubumu yollamadım
alıcısına.
Karaladım, yazdım çizdim ama kimse
görmedi…
Ben bugün sana bir mektup yazdım.
Yine ne dediği bilinmeyen, belli
olmayan cümlelerle süsledim.
Ben sana yazdım bu mektubu, ne dediğim
önemli mi?
Sana ulaşmasın mektubum, bende saklı
kalsın.
Bir gün olur da bam telim sızlarsa
yakarım…
Ben mektupları hiç yollamadım,
Zamanı gelince yakarım diye.
Kelimelerim ateş alır, kor olup düşer
yüreğime…
Ben mektuplarımın içine kendimi atar
yakarım.
Yazdıklarımı da unutmak için…
Bu mektubu sana yazdım.
Ama bir gün yakacağım…”
10- Wattpad’de harika
kitapların var sanırım hepsini okudum… İçlerinden senin için en özeli hangisi,
neden? (Bu soru beş çocuklu bir anneye hangi çocuğunu daha çok seviyorsun gibi
oldu ama olsun sen cevapla )
Hahahah çok zor bir soru. Benim için
en özeli Dost Kurtaran. Çünkü... Hep aynı şeyleri yazdığımı hissettiğim anda
başımı dışarıya uzattım ve çok sevdiğim bir minibüsçü abiyle göz göze geldim.
Babama baktım; onu dostluğu ve dostlarımı yazmak istedim. İşte o an dedim ben
seni yazarım adamım.
Benim için, okuyucularım için çok
farklı bir nefes oldu bize. Bu yüzden Dost Kurtaran ve Dost Serisi benim için
çok ayrı bir yerde.
11-Gelelim hikâyelerine Dost
serisi Kurtaran ve Sevda Dedikleri okundu serinin devamı nerede ne zaman
yazacaksın?
Serinin devamı Savaş karakteri ile
devam edecek. Sonrasında Yakup, Kutsal, Nihat... Belki ilerleyen dönemlerde
onların çocuklarından oluşan başka bir mahalle serisi yazabilirim.
Şu aralar biraz ara vermek istedim.
Yazmaya devam ediyorum ama Wattpad ortamından biraz uzaklaşmak bana iyi geldi.
Geri döndüğümde ilk işim Hakan’ın hikayesine final vermek, Savaş’ın hikayesine
başlamak olacak.
Kışın yazacağım sanırım onları.
12-Mahalle hikâyesi yazmak
hem de kendi yaşadığın mahalleyi yazmak nasıl bir duygu?
Bambaşka. Çünkü yazdıklarımı her gün
yaşadığımı düşünüyorum. Kurtaran, Yakup, Nihat, Kutsal, Savaş, Özge, Ali,
Melek, Hakan... Hepsi gerçek hayatta gördüğüm insanlar ve onların arasında bir
karaktermiş gibi hissediyorum.
Hatta Serpil abla ile eğlencesine fal
baktığımızda aklıma hemen Kurtaran ile Ali’nin fala inanmaması ama kulaklarını
dikerek falı dinlemesi aklıma geliyor.
Gerçekten de yaşanmaz, anlatılır
dediğim hisler bunlar. Çok farklı bakmaya başladım hayata. Her şeyden bir
hikaye çıkarabilirim artık.
Aydos’a geleceğim ya bir Hızır Ali ya da Kurtaran sözün var bana unutma… Bu arada değerli takipçim Funda’nın tüm kurguları harika hepsinden soru sormaya kalksam en az 100 soruluk bir söyleşi olur o yüzden kısa kestim.
Gelmelisin ablacım. Sözümü yerine
getirip sana en afillisinden bir Hızır Ali bulacağım. Çöpçatan Özge değil,
Funda artık…
13- Yazdığın ama wattpadde
yayınlamadığın kaç hikâye var?
Çok fazla hikaye var. 50’ye yakın
kurgu var, hiç yazılmamış. Taslak halinde olan 15 kadar kurgum var. Yarım
bıraktığım birçok hikaye var. Toplamda 100’e yakındır sanırım. Elimde olsa
hepsini yazarım ama zaman kavramı beni bitiriyor
14-Yazarken uyguladığın bir
ritüel var mı?
Gündüzleri hikayenin olay örgüsünü ve
taslağını oluştururum. Geceleri hisleri, duyguları yazarım. En başından beri
böyle oldu. Yazın da terasta, sokak lambasının ışığında kağıda yazmayı severim.
15-Kurgularını kâğıda
dökerken dinlediğin müzik var mı?
Evet, var. Sıkı bir Neşet Ertaş
hayranıyım. Eğlenceli bir bölüm bile yazsam mutlaka birkaç türkü dinler öyle
yazarım. Ahmet Kaya vazgeçilmezim. Genel olarak ağır şarkılar, türkü yada sadece tulum sesi dinlerim.
16-Kurguların bir gün kâğıt
kokusu ile buluşursa ilk hangisini istersin? (Ben Dost serisinden yanayım)
Ben de Dost Serisinden yanayım.
Önceliğim Dost Kurtaran ama hangisi olursa olsun, hepsi de benim gözümde
efsanevi şeyler değerinde.
17- Blog takipçilerime ve
okuyucularına son sözün nedir…
“Her şeyin yazılmaya, bir hikâye olmaya hakkı vardır. Kaldırım taşlarının bile.”
“Her şeyin yazılmaya, bir hikâye olmaya hakkı vardır. Kaldırım taşlarının bile.”
Tüm okuyucularıma teşekkür ederim.
Onlar benim ailem ve onlarla bir olduğumda, biz olduğumuzda kendimi yuvamda
gibi hissediyorum. Bu yüzden benim için değerli olduklarını asla unutmasınlar.
Onları çok seviyorum.
Sevgili Funda,
Okuyucun bol, yolun açık olsun…
Sevgiler,
Çilek Kız Yasemin,
Okuyucun bol, yolun açık olsun…
Sevgiler,
Çilek Kız Yasemin,
Çok teşekkür ederim ablacım…
Seninle Tek Kelime Oyununa Hazır mısın?
(Yazdığım Kelimenin Karşısına Senin
için İfade Ettiği Anlamı Tek Kelime ile Yazar mısın?)
Minübüs - Kurtaran
Taksi – Hızır Ali
Tuncel - Baba
Yalan Dünya – Burukluk
Hırsız – Savaş
Aşk – bilinmezlik
Çilek – Yasemin
Demokan - Kılıç
Gözbebeği - İtiraf
Kardeş - Dost
Melek - saf
Kutsal - kardeş
Yasemin – çilek (Hızır Ali olmalıydı
bu cevap)
Racon – Aykut
Aydos - Ev
Ilgın – Her şeyim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder