30 Kasım 2015 Pazartesi

Aşk Mutfağı - Tuğçe Sargın







Sevgili Tuğçe; Önce bir okuyucun sonra bir arkadaşın olarak sana merhaba diyorum… Çok heyecanlıyım bloğum için bir yazar ile ilk söyleşim olacak Röportaj diyemiyorum onun için 40 Fırın ekmek yemem gerek…

Merhaba, bende çok heyecanlıyım. Benim de ilk röportajım sayılacak bu. Sürç-i lisan edersem şimdiden af ola. Bunu seninle yapmak ise ayrı bir keyif J


1- Tuğçe Sargın kimdir önce seni tanıyalım…

28 yaşında 2,5 yıldır evli 2 kedi annesi bir kadın. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Kamu yönetimi bölümü mezunuyum. Şu anda bir giyim markasında Müşteri İlişkileri Sorumlusu olarak çalışıyorum. İstanbul’da doğdum büyüdüm ve halen İstanbul’da yaşıyorum.


2- Takip ettiğim kadarı ile iyi bir okuyucusun… Belli bir tarzın var mı yoksa ne bulsam okurum mu?

Belli bir tarzım yok ama genel olarak polisiye romanlarını daha çok severim. İçinde kan ve vahşet olmadığı sürece. Judith Mcnaught ile historical romansın benim tarzım olduğunu düşünmüştüm ama daha sonra aynı türdeki benzer kitaplardan aynı tadı alamadım. Yine Marsha Canham’ın Gurur ve Bedel isimli romanlarıyla İskoçya’nın yağız klan liderlerini anlatan romanları sevdiğimi düşündüm ama yine benzer kitaplardan aynı tadı alamadım.
Ne okumam dersek aslında daha kolay olur sanırım. İçinde ensest, tecavüz, pedofili, zoofili, vahşet içeren hiçbir kitabı okuyamıyorum. Bu tarz filmleride izleyemem zaten. Birde Klasik Türk üstatlarını utanarak belirtmeliyim ki okuyamıyorum. Dili inanılmaz ağır geliyor ve okurken buhranlar geçiriyorum. İlk okuduğum kitap Reşat Nuri Güntekin’in Acımak adlı kitabıydı ve okulda ödev olarak verilmişti. Kitap okumaktan nefret etmiştim. Belki de ödev olduğu içindir.


3-Kitaplarını okumaktan en keyif aldığın yazarlar kimlerdir?

Agatha Christie tabi ki ilk sırada. Onu Edgar Allan Poe takip ediyor. Işılca ve Merve Deniz. Bu yazarlar dışında mesela bazı kitaplarını beğenip bazı kitaplarını beğenmediğim birçok yazar var.



4- Kendi adıma elektronik ortamda kitap okuyamam… E kitap, wattpad gibi... Wattpad’e yazarken istediğin okuyucu kitlesine ulaşamamaktan korktun mu?

Bense İstanbul trafiğinde işe gidip gelirken harcadığım 4 saatte elektronik ortamları çok keyifli buluyorum. Bende kesinlikle okuyamam derdim illa kitap sayfalarını çevireceğim ama o metrobüste ayakta dururken e-kitaplar inanılmaz bir kurtarıcı oluyor.
Wattpad’e gelecek olursak aslında oraya yazarken böyle bir hedefim yoktu. Işıl ve Merve tekrar yazmam için çok uzun zamandır beni ikna etmeye çalışıyorlardı ve wattpad yeni yeni popülerlik kazanıyordu. Aklımda kitap çıkarmak bile yoktu. Arkama dönüp baktığımda ben bile bu aşamaya nasıl geldiğime akıl sır erdiremiyorum.


5- Birazda senin yazma tutkuna geçelim… Neden Wattpad?

Ben lise zamanında bir şeyler yazmaya başladım. Yazdıklarımı hep kâğıtlara döker kimseyle de paylaşmazdım. Bu yüzden İnternet üzerinden yaptığım paylaşımlarda kimse benim kim olduğumu bilmeyecekti. Yazdıklarımı paylaşma cesaretini ilk bulduğumda bir fan sitesinde hayran kurgu bir hikâye yazdım. Sonra Merve ve Işıl ile sunheyday adında bir site kurduk ve orda yazdıklarımızı paylaşmaya başladık. Bizi altı kişi okuyordu. Kendi yoğunluğumuzdan o siteyi devam ettiremedik. Yazdığım kısa bazı hikâyeleri birkaç sitede daha paylaştım. Fakat Wattpad sadece bunun için vardı. Yazmak ve okumak için ve yine kim olduğumu saklayabilecektim. Ama sanırım şu anda içinde bulunduğum duruma bakarsak saklayamadığım ortada.

6-Wattpad ‘de yazdığın Roman’ın basılacağını, Tüyap’ta imza günün olabileceğini ve bu kadar ilgi göreceğini hayal ediyor muydun?

Hayır, hiç böyle bir hayalim olmadı. Kitap yazmak, imza günü bunlar benim hayallerimi süsleyen şeyler değildi. Yazmak benim için terapi ve rahatlatıcı bir eylem sadece. Ama tüm bunlardan inanılmaz keyif aldığımı inkâr edemem.


7-Yemek yapma sevdalısı biri olarak Menekşe karakterine bayıldım… Menekşe aslında çok yönlü birisi gerçek hayatta Menekşe kim?  

Gerçek hayatta Menekşe diye biri yok aslında o yüzden bu soruya nasıl bir cevap vermem gerektiğini bilemedim. Sadece şunu söyleyebilirim ki son 4-5 yıldır romantik kitaplarda okuduğumuz kadın karakterlerin tam zıttını yazmaktı hedefim. Bilmem hedefime ne kadar ulaştım ama birçok okurun Menekşe’ye sinir olduğunu düşünürsek sanırım oldu diyebiliriz. Eh kendimi Menekşe’nin annesi olarak nitelendirirsem benim yapmak istediğim ama yapamadığım birçok şeyi kızım yaptı J

9-Menekşe Ermeni bir anne ile Türk bir babanın kızı ülkemizde bu konular şu dönemde maalesef bıçak sırtı yazarken acaba diye düşündün mü?

Aslında bu konuda hiç düşünmedim diyebilirim.
Bu kitapta anlatmak istediğim kültür çatışmasında birbirine kavuşmaya çalışan âşıkların hikâyesi değildi. Biz Türkler bu konuda biraz tuhafız biliyorsun farklılıkların beraberlik doğuramayacağına inanıyoruz. Bende eğer aile Türk olmazsa arada kültür çatışmasının olmamasını okurlar yadırgamaz diye düşündüm. Yoksa mutlaka sorular gelecekti ki bu halde bile Menekşe’nin annesi ve babası hakkında ve Menekşe’nin din tercihi ile ilgili de birçok soru geldi.


10- Kitabın büyük bir kısmı İtalya’da geçiyor… İtalya’ya daha önce gittin mi?

Hayır, hiç gitmedim ama gitmeyi çok istediğim bir yer. Yazım aşamasında çok araştırma yaptım. Gezi bloglarını okudum, dergileri araştırdım, belgeseller filmler izledim. Yazım aşamasında okurlardan yaptığım hatalarla ilgili beni uyaranlar oldu. Kitap çıktıktan sonra hatalar yaptığımı da fark ettim.


11-Bravo İtalya’ya hiç gitmeden harika bir iş çıkarmışsın…  
J    

Teşekkür ederim. Sanırım kitabın en zorlandığım kısmı buydu. Yine de bu konuyla ilgili bana ulaşan çok fazla eleştiri olmadı.

12- Türk kızları zaten İtalyan erkeklerini çok beğenir… Yakışıklılıkları yetmezmiş gibi sen Ricardo ile öyle bir erkek karakteri yarattın ki kitabı okurken benim hayalim oldu… Eminim birçok okuyan kadınında hayali olmuştur… Kimdir bu Ricardo gerçekte var mıdır yoksa tamamen hayal ürünü mü?

Ricardo gerçek biri değil. Dediğin gibi herkesin dilinde olan bir ünleri var İtalyan erkeklerinin. Bende Türk kadınlarının seveceği hayalî bir karakter yazıyorsam neden bir İtalyan olmasın dedim. Ricardo’da büyük bir araştırmanın ürünü aslında. Kimi yerlerde İtalyan erkeklerinin Türk erkeklerine çok benzediği yani biraz maço olduğundan bahsediliyordu. Kimi yerlerde çok rahat, umursamaz, ilişkilerde ahlak duygusu olmadıklarından. Baktığında bu tiplerden bizim ülkemizde de yok mu? Ricardo’yu yazmak zor olmadı bu yüzden… 

Bazı okurlar bazı kitap karakterleri ile o kitabı okurken aşk yaşarız… Bende pek olmazdı ama bu aralar okuduğum kitap karakterlerine âşık oluyorum sanırım gerçekte hayal ettiğimizi kitaplarda bulduğumuz için Ricardo’da âşık olduğum karakterdi J J J J J


13-Ve gelelim kitabın Finaline öyle bir final hazırlamışsın ki ben çok şaşırdım… Eminim okuyan herkes şaşırmıştır… Aslında çok başarılı bir finaldi kabul ediyorum neden mutlu son yerine bunu seçtin?

Aslında bana göre mutsuz son değildi. Wattpad’de öyle büyük tepkiler aldım ki, küfür edenlerden, beddua edenlere kadar. İlk başta çok sinirlendim ve çok üzüldüm. Hatta gelen mesajlardan sonra ağladığımı da itiraf etmeliyim. Hatta onlara istediği finali de yazdım ama kısa süre sonra kaldırdım. Bu finalde orda kalan hayallerinden kariyerinden vazgeçen ve dört duvar arasına sıkışmış mutsuz bir Menekşe vardı. Sanırım mutluluk anlayışı insandan insana değişiyor.
Şunu da fark ettim ki bu sona tepki verenler daha yolun başında olan çok genç okurlar. Belli bir yaşa gelmiş bazı şeyler için kendinden ödün vermek zorunda kalanlar tarafından ise büyük beğeniyle okuduklarına dair geri dönüşler aldım.

Naçizane romantik kitapsever olarak bu son beni üzmedi aksine hoşuma gitti… Çünkü bir kadının istediğinde çok güçlü olabildiğini gördük ...


14-Tabi ki son böyle askıda kalınca devamı yazılmalı bu kitabın… Nedir 2.kitap hazırlığın da son durum…

Şu anda araştırma aşaması halen devam ediyor. Aşçılık mesleği ile ilgili araştırmam gereken çok büyük bir alan var. Dünya mutfağı, uluslararası yarışmalar, ünlü şefler, ülkeler, yemek programları, yemek kitapları vesaire gibi. Kurguyu bir rayına oturtabilmem ve yazmaya başlayabilmem için bu araştırmayı tamamlamam gerekiyor.


15-Yazmak isteyenlere ne tavsiye edersin…

Kendimi bir yazar olarak tanımlayamam. Birçok sosyal medya hesabımda kendimi tanımladığım gibi yazar müsveddesi demeyi tercih ederim. Bu konuda daha deneyimli insanların söyleyeceği daha iyi tavsiyeler vardır.
Benim naçizane tavsiyelerim ise; bir şeyler yazmak istiyorsanız öncelikle okuyun. Bir roman değil kastım, gazete, dergi, makale, blog. Hayal dünyanız ne kadar geniş olursa olsun bir şeyler hakkında fikir sahibi olmanız size yazacak daha çok şey verecektir. İzleyin. Film izleyin, belgesel izleyin, özel programları izleyin. Bazen bilmediğiniz bir şeyi oradan öğrenebilirsiniz ve inanın çok faydalı olacaktır.
Sonrasında ise cesur olun. Birilerinin cesaretinizi kırmasına izin vermeyin. Elbette ki hata yapacaksınız, hatalarınızla kendinizi bulacaksınız.


16-Okuyucularına ve Bloğu takip edenlere son olarak ne söylemek istersin…

Bana zaman ayırdıkları için çok teşekkür ederim herkese.  Kitabımı okuyanlara, bu yazıyı okuyup bize zaman ayıranlara çok teşekkür ederim. Böyle bir ilgiyi beklemiyordum ve inanılmaz mutlu oldum. Birazcık, tamam tamam fazlasıyla da şımardığımı itiraf etmeliyim.
Kitabı okuyanlar varsa eğer fikirlerini, eleştirilerini okumayı çok isterim. Devam kitabıyla ilgili benimle paylaşmak istediği fikirler varsa eğer paylaşabilirler. Ben aşçıyım bu meslekle ilgili yazdığınız hatalar var ya da ben bu konuda size bilmek istediklerinizle ilgili destek olabilirim, ben İtalya’ya gittim ya da yaşadım bunu yanlış biliyorsun diyenler varsa benimle iletişime geçmekten çekinmesinler, seve seve onları dinleyebilirim. Belki bir kahve içer uzun uzun sohbet ederiz.

Tekrar çok ama çok teşekkür ederim.


Bende sana çok teşekkür ederim Tuğçe bu samimi söyleşi için Ankara Fuarına geldiğinde daha uzun sohbet edip karşılıklı kahve içmeyi dört gözle bekliyorum…

Sevgiler 











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder