1 Ağustos 2017 Salı

Elif Yılmaz ile kısa bir mola...

Merhaba;
Bugün tatlış, şirine, ponçik yazarımız Elif Yılmaz ile söyleşimiz var. Buyurun bu keyifli söyleşiyi okumaya.

Elif’ciğim öncelikle söyleşi talebimi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim demeyeceğim kabul etmeseydin neler gelirdi başına acaba...

Yaa esas ben teşekkür ederim. Yaptığın röportajları severek takip eden biri olarak şu an inanılmaz büyük bir keyifle cevaplıyorum sorularını.
Başıma gelecekler… Neyse ki asla öğrenmek zorunda kalmayacağız.

1- Elif Yılmaz kimdir blog takipçilerime kendinden bahseder misin? 
Elif Yılmaz henüz yirmili yaşların başlarında; İngiliz Edebiyatı mezunu, yazar, blogger… İnsanın kendini anlatması gerçekten çok zor aslında… Mesela şu an kendim hakkında herkesin bildiği şeyler dışında bir şey anlatamıyorum. Tüm bu söylediklerimi saymazsak 21 yaşındaki herhangi bir kız gibiyim ben de aslında.

2- Öğrenci, yazar ve bloger olarak bir gününü bize anlatır mısın?
Peki, o zaman hazır olun çünkü siz de okurken yorulabilirsiniz. Son bir buçuk yıldır blogger olmaya hiç zamanım yok öncelikle. Zaten okul kitapları dışında pek bir şey okuyamıyorum
 Güne yedide başlıyorum. 8.20’de servise binmiş olmam gerekiyor zira. 9.20’de dersim oluyor haftanın beş günü. Oluyor derken kendime mezun deyip hala daha bir kaç dersle cebelleştiğimi de belirtmiş oluyorum burada. Okulda ders aralarında vs hep elimde kalem kâğıdım oluyor. Hatta bazen bilgisayarımı da yanıma almam gerekiyor çünkü hep bir şeyler yetiştirmeye çalışıyorum. Yeni bir kitap, yeni bir bölüm… Eve varışım altıyı buluyor. Ben geceleri çalışabilen bir insanım bu yüzden bir nevi vampir hayatı yaşıyorum. İstisnai bir durum yoksa eve gider gitmez yatar uyurum ki gece kalkıp çalışabileyim. Sınavım varsa sabaha kadar sınav çalışırım ki zaten okulda yazacağımı yazmışımdır. Eğer yoksa ama en az iki saat yazmaya çalışıyorum. Sonra yatıp kalkıyor ve yine aynı döngüye giriyorum. Aralara da bir kaç nefes serpiştir, işte benim bir günüm!

3- Biliyorum Elif Yılmaz iyi bir okuyucu belli bir tarzı var mı ne bulsa okur mu?
Ne bulsam okumam ama belli bir tarzım da yok. Yani örnek vermek gerekirse polisiye, gizem, cinayet türlerini okuyamıyorum. Benim gibi sabırsız bir insan için çok fazla sırla dolular. Hep ilk on sayfa bitmeden sonunu okumuş buluyorum kendimi. Onun dışındaki türlerde de konuya bakarım. Okumayı reddettiğim belli başlı konular var. Tecavüz, ırkçılık, kadın ve çocuk istismarı gibi konuları okumam mesela. En azından elimden geldiğince okumamaya çalışıyorum. Yazarlar araya serpiştirmediği sürece.

4-Herkesin kütüphanesinde bulunmalı ve mutlaka okumalı dediği en az 3 kitap hangileridir?
Hmm… Baya zor bir soru bu aslında. Ben kendi vazgeçemediğim, hep açıp tekrar tekrar okuduğum üç başucu kitabımı söyleyeyim o zaman ama okuma zevkinize bağlı bu biraz. Belki de sizin başucu kitabınız olmaz bunlar; Özge Erkin’in Destan’ı.  Sylvain Reynard’ın Gabriel serisi. Tüm kalbimle âşık olduğum yazarın, Jane Austen’ın Gurur ve Önyargı’sı.

5- Okumaktan asla sıkılmam dediğin 3 yazar var mı?
Var tabii. Jane Austen ilk başta. Onun eleştirel bakış açısı ve ince dokundurmaları her zaman favorim olacak. Sonra yine Özge Erkin, o ne yazsa okurum… Net. Ve son olarak Selvi Atıcı. Tüm kitaplarını okudum ve hâlâ daha açıp açıp yine okuyorum. Aslında bu listeyi daha da uzatabilirim çünkü tam bir fanatiğim konu sevdiğim yazarlar olunca ama tutuyorum kendimi

6-Gelelim senin de yazdığın wattpade… Wattpad de okumayı seviyor musun?
Sevmem mi? Özellikle yeni kalemler keşfetmeyi seviyorum. Yeni hikâyeler ve beni kendine çeken karakterler de… Bir yazarın sıfırdan başlayıp kendini geliştirerek yükselmesini izlemek muhteşem bir şey ve Wattpad tam da bunu yapabileceğiniz bir yer

7-Wattpad de okuyup bizlere önerebileceğin hikâye veya yazar var mı?
Tabii ki önce senin hikâye Çünkü gerçekten çok iyi bir fikir ve takdiri hak ediyor. Sonra… Betül Güçlü’yü, Kübra Nur’u, Laviniapiaf’ı, Filiz Şakar’ı… Yine Özge Erkin’in Kutsal’ını okuyorum. Ve Çatlasın Düşmanlar adlı bir hikâyeyi. Muhtemelen duymuşsundur çünkü baya meşhur Wattpad’de. Eğlenceli, beni güldüren ve kendine bağlayan hikâyeleri seviyorum genelde. Romantik Komedi ve Mizah’a benim tarzım diyebiliriz sanırım. Arada da bir tutam, kalbimi usulca titretecek kadar dram.

8- Elif Yılmaz, ilk ne zaman yazmaya başladın?  
İlk kez gerçek anlamda yazmaya lisede başladım. Bir arkadaşım yönlendirmişti beni. Ben hep kafasında kurgular oluşturan biriydim ve o da neden yazmıyorum dedi bana. Sonra da Facebook’taki hikâye sayfalarından biride yazmama yardımcı oldu.

9- İlk yazdığın cümleler aklında mı?
Hayır. Muhtemelen hatırlamak istemeyeceğim kadar kötü olduğundan. İlk yazdığım şeylere dönüp bakınca çok gülüyorum kendimi. O zamanlar ki acemiliğimden kaynaklandığını biliyorum ama yine de tuhaf işte

10- 3 basılı kitabın ve basılmayı bekleyen kurguların var hepsinin içinde senin için en özeli hangisi?
Romantik Oyun. Çünkü o yazdığım ilk hikâyelerden. Kitapta baştan düzenlenmiş halini okuduğumuzdan belki o kadar da belli olmuyor ama gerçekten acemi olduğum zamanlarda başlamıştım ben onu yazmaya. Sonra da daha 17 yaşımdayken oturup düzenledim. Benim için bir uyanış gibi o hikâye. Bana kim olmak istediğimi gösteren bir rehber, hayallerime açılan bir kapı gibi.

11- Aşkın Kahramanı… Baran gibi seven adamları çoğaltmamız lazım… Baran’ı yazarken önünde bir örnek var mıydı?
Direk ilham aldığım biri. Gizli bir romantiktir ayrıca benim babam. Hani o karizmatik, romantik, esprili, zeki, kariyer sahibi ve bir de yanındaki kadına ismi yerine bir lakapla hitap eden herkesin aşinası olduğu kitap karakteri var ya, o benim babam. Kitaplardan fırlayıp gelmiş gibi bir adam varken hayatımdan başkasını örnek almak çok zor zaten.

12-Buradan soruyorum… Baran kimin? (Nihan hariç…)
Tabii ki senin, aşk olsun. (Evet, duymayan kaldı mı?)



13- Nihan’ın aşktan korkup kaçarken büyük bir aşka yakalanması yazarken neler hissettin.
Kitabın tamamında hissettiğim şeyi. Kitaptaki karakterler yer yer zorluklar da yaşasalar Nihan’ın Baran’a tutunması, Baran’ın onu koşulsuzca çok sevmesi ve birlikte aile olmayı öğrenmeleri bana hep huzur verdi. Zaten aile olmak böyle bir şey, size mutluluk ve huzur veren bir şey…

14- Baran ve Nihan’ın aşklarının başladığı o kafe neresi adres lütfen.
Ya aslında belirli bir mekân olduğunu düşünmek istemiyorum. İlk kitabı yazmaya başladığım zamanlarda Çukurambar’da gittiğim bir yer vardı, Mavi Tuna adı. O zamanlar orası demiştim ama aslında Çukurambar’da herhangi bir kafe olabilir.

15- Kahraman serisi kaç kitaptan oluşacak? Biraz serinin diğer karakterlerinden bahseder misin?
Dört kitap olacak. İkinci kitapta Beril ve Tolga’yı okurken, üçüncü kitapta Aylin’i okuyacağız. Dört sürpriz… Ama Feride ve Suat değil. Onu söyleyebilirim

16- Bir Boşanma Hikâyesinden bahseder misin? Mehmet ve Ayşe’yi okurken ben çok eğleniyorum…
Ben de ya… O aslında kötü çocuk hikâyelerine karşı bir tepki olarak başladı aslında. Gerçek hayatta kötü çocuk dediğimiz o tipler nasıl olurlar düşüncesinden. Ve kendime hep dedim ki Mehmet’ten nefret etmelisin ama öyle bir karaktere dönüştü ki bir anda sempati duymaya başladım ona. Kötü Çocuk tiplemesinden çıktı yani. Sadece biraz kör, biraz da salak Mehmet ve sevmesini bilmeyen biri de değil hani. Sadece gösteremiyor.
Ayşe de klasik liseli, âşık bir kız olarak çıkıyor karşımıza. O zamanlarda hepimizin düştüğü platonik aşk illetine kapılıyor. Sonrasında büyüyor bu aşk içinde. Mehmet de bunu destekliyor tabii… Ama kalbi kırıklarla doluyor zamanla. Psikolojik olarak bir anda bambaşka bir boyuta geçiyor karakter. Ayşe Çağlar değil de Mehmet’in Ayşe’si oluyor. Hikâye aslında onların boşanmasının hikâyesi değil, Ayşe’nin kendini yeniden bulmasının hikâyesi.

17 – Psikolojik gerilim ya da cinayet romanı yazmayı düşünür müsün?
Bir kez denedim ve zirvede bıraktım. Bence orada kalması en iyisi.

18- Kurgularını kâğıda dökerken dinlediğin müzik var mı?
Kurguya göre değişiyor. Karaktere göre de. Mesela Bir Boşanma Hikâyesi için eski şarkılar dinliyorum. 2000’li yılların başlarında çıkan şarkıları ama Aşkın Kahramanı için sürekli Burcu Güneş dinlerdim.

19- Sevgili Elif, blog takipçilerime ve okuyucularına son sözün nedir…
Hepsini kocaman kocaman öpüyorum öncellikle. Benimle ilgili bir şeyler merak eden insanlar olduğunu bilmek tuhaf. Ben de biraz tuhafım galiba… Bu tuhaflığa sonuna kadar katlandıkları için çok seviliyorlar ama. Çilek kızı takip etmeye devam!

Sevgili Elif,
Okuyucun bol, yolun açık olsun…
Sevgiler,
Çilek Kız Yasemin,

Seninle Tek Kelime Oyununa Hazır mısın?
(Yazdığım Kelimenin Karşısına Senin için İfade Ettiği Anlamı Tek Kelime ile Yazar mısın?)

Ankara - Ev

Aşk - Sadece kitaplarda...

Kahraman - Baran

Tolga - Mavi (SPOILER!)

Çilek - Ama bunu tek kelime anlatamam ki. Kelimeler yetmez

Anne - ANNEM

Baran - Hayallerimin erkeği… Tek kelime olmadı ama olsundu...

Romantik - Beyaz çikolatalı ıslak kek…

Savaş - Kendi kitabım değil de Esra Tok’un Savaş’ı gelmesi aklıma peki… GÜNAHKÂR BEEE!

Yazmak - Meditasyon desem güler misiniz? Neyse gülün…

Müzik - İlham

Blog - Gezginler; çünkü blog maceram Gezgin Kitap Kardeşliği sayesinde böyle 
eğlenceli bir tecrübeye dönüştü

Kurgu - Taslak

Eda - Ne kadar zor sormuşsun ya. Hangi birini yazsam? Canım kardeşim diyeyim o zaman kısa yoldan.

İngiliz dili ve edebiyatı - Kitaplar

Mazi – BEBEĞİM.

Bihter - Kelepçe geldi direk aklıma nedense.

Tarihi Aşk -  Kayran aşkım


           








2 yorum:

  1. Hangi bihter?
    Hangi baran ?
    Hangi kayran ? Merak ettim ...

    Keyifle okudum cilegim 😘

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hangi bihter? Aşktan Sabıkalı - Merve Duman
      Hangi baran ? Aşkın Kahramanı - Elif Yılmaz
      Hangi kayran ? Gözlerinin Esareti - Jeniffer Royce

      Sil